Psikanaliz, kanımca, ötekindeki kendini, kendindeki ötekini, dolayısıyla, kendi ve ötekinin hemhal oluşundan mürekkep bir hayatı anlama/anladığını dönüştürme kaygı ve çabasından doğmuştur.Elinizdeki kitabın ‘Spinoza ve Psikanaliz’ başlıklı ilk bölümünde, anılan kaygı ve çabanın Spinoza’nın felsefesinde nasıl bir yordama oturduğu, Spinoza’nın var/oluşsal etiği ile psikanalitik anlayış ve yordamın nerede/nasıl kesiştiği -ve ayrıştığı- irdeleniyor. Kitabın, ‘Psikanaliz’ başlıklı bölümünde ise, -Sufîlik, Marksizm gibi dünyagörüşsel ve tutumsal açılımlarla psikanalizin karşılaşmaları da dahil- psikanalitik çerçeveye ilişkin gönderimler var. Son bölüm olan ‘Psikanaliz ve Hayat’ta ise, ‘psikanalist/yazar’ öznenin, önceki bölümlerde altı çizilmiş duyarlıklarla hayata -olana bitene-ilişkin bakış ve duruşunun örneklerini bulacaksınız.