Su duyar mı?
Kişioğlu kendine özgü bir akarsu yatağı açarak, damla damla, oya oya işlediği uzun öyküsünde ne kadar yalın ve emin bir şekilde yanıtlıyor: ”Duyar!..” Zamana, hayata, insanların iç dünyaları tertemiz kalpli bir canın dua fısıltılarıyla sinen bakışı ile yazar, Anadolu Bilgeliği’nin yeraltı ırmaklarından kan içerek dolanmaktadır. Safi Doğulu bir meşreple, kendi makamında sözlerle dökülür. Bu; artık bir başkalıktır, başka bir yolculuğa icabet etmenize çağrıdır. Kişioğlu, sanki zamanlar içre örneklerden biri olarak esirgenmiştir. İşte o zaman alçakgönüllü, diğer gam, vefalı ve mahcup kenara çekilir. Oysa bilmeliyiz ki, vakit erişmiş, şimdinin ve geleceğin gerçek halk sanatçıları akıntısında, ona da bir koltuk ayrılmıştır.
Kendimizle bitiyoruz “küçük şadırvanda şakırdayan su” gibi…