İnsanlar, tarih boyunca doğanın nasıl işlediğini anlamaya çalışmışlardır. Parçacık fiziğinin Standart Model'i, doğanın en temel yapıtaşlarını ve kuvvetlerini betimleyerek, bu konuda oldukça başarılı bir açıklama ortaya koymuştur. Parçacık fiziğine yön veren kuruluşlardaki çok büyük boyutlu hızlandırıcılar ve araştırmanın sınırlarında çalışan kuramcılar sayesinde de doğayı keşfetme çabaları bir sonraki büyük sıçrayışına ulaşmıştır: süper-simetriye.
Tam anlamıyla bir birleşik kuram arayan çağdaş araştırmanın bu epik öyküsünde Gordon Kane, bizi hem süpersimetrinin kavramsal çerçevesine, hem de sözü edilen büyüleyici keşfin yapılacağı dev parçacık hızlandırıcılarına götürüyor. Yazar, Standart Model'in temellerini verdikten sonra, süpersimetri kuramını açıklıyor; temel parçacıkların her birinin bir "süpereş"e sahip olduğunu ve bunların CERN'deki LHC gibi dev hızlandırıcılarda saptanabileceklerini söylüyor.
Süpereşler yardımıyla Higgs bozonlarının varlığı ve protonun kararlı olup olmadığı gibi parçacık fiziğinin pek çok temel problemi çözülecek, ayrıca kozmolojinin en büyük gizemlerden biri olan evrenin "karanlık madde"si açıklanabilecektir.