Sadece suskunluk duvarını tanıyan kimseler, bu duvara tırmanırlar; sanki bu duvar onları bütün korkularından kurtaracakmış gibi davranırlar. Ama bir kez duvardaki açıktan içeriye baktılar mı, bu anlamsız duvarın varlığına daha fazla katlanamazlar. Onlar artık, şimdiye kadar, kazandıkları bu bilinç yokken, yaşam diye adlandırdıkları şeyin hiç de yaşam olmadığını fark ettikleri için, önceki gibi yaşamayı aklından bile geçiremezler. Onların kaderi ve trajedisi, bunu uzun süre fark etmemiş olmalarıdır. Onlar, bu trajik durumu, mümkün olduğu kadar diğer insanların yaşamamasını istiyorlar; diğer insanlara acılarının nasıl ortaya çıktığını ve bunun üstesinden gelinebileceğini anlatmak istiyorlar.
Onlar diğerlerine, yaşamın, her türlü yaşamın, ihmal edilmeyecek, boşa harcanmayacak veya kaçırılmayacak kadar değerli olduğunu bildirmek istiyorlar. Onlardan kurtulmak için geçmiş acıları hissetmeye değer, yaşamak için…
Duyguları yaşamak gerek...