Türkiye’de düşünce hayatının kısırlığından, düşünce dünyasındaki hafızasızlıktan sık sık yakınılır. Kurtuluş Kayalı, kitabında, bu yakınmayı aktif ve verimli bir biçimde yapmaya davet ediyor: Kısırlığın ve hafızasızlığın nedenlerini sorgulayarak, bu zaafları aşmaya çalışarak... Bunun için, toplumsal ve siyasal düşüncenin devingenlik kazandığı bazı tarihsel bağlamlara dikkat çekiyor. Belirli tartışmaların, belirli arayışların bıraktığı izler; daha önemlisi, bunların unutulmasının, üzerinden atlanmasının yol açtığı etkiler üstüne düşünüyor. Bu çerçevede önemsediği sorunlardan birisi, ekonomik-sosyal tahlillerden kültür-merkezli değerlendirmelere yönelmenin getirdiği karmaşa... Kadro Hareketi... Dar muhitler ve "uzmanları" dışındakilerin pek ilgilenmediği, derinlemesine incelemediği aydın figürleri - Pertev Naili Boratav, Orhan Şaik Gökyay, Mustafa Akdağ... Türkiye’nin en canlı siyasal döneminde siyaset bilimine damgasını vuran Maurice Duverger etkisi... Tartışma bu temalar üzerinden yürüyor. Kurtuluş Kayalı, Türkiye’de aydınların her işi kendilerinden ve kendi dönemlerinden başlatmaları gibi bir geleneğe karşı duruyor. Düşüncenin "aktüalitesiyle" değil, bu ülkede aktüalitenin yitikleştirdiği, flulaştırdığı düşünsel birikimle ilgileniyor.