Büyük güçler arasında denge siyaseti izlemek Türkiye gibi orta büyüklükte bir devletin geleneksel olarak izlediği dış politika anlayışının bir parçasıdır. İçinden geçmekte olduğumuz dönemde uluslararası ilişkiler ortamında dengelerin değiştiği, Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan tek kutuplu dünya düzeninin yerini çok kutuplu bir dünya düzenine bıraktığı görülmektedir. Aynı zamanda küreselleşme zemin kaybetmekte ve milliyetçilik yükselişe geçmektedir. Bu yeni sistemde artık sadece Amerika, Rusya, Çin, Japonya, Hindistan gibi bölgesel ve küresel güçlerin yanı sıra pek çok uluslararası kurum, çokuluslu şirketler, STK’lar, hatta terör örgütleri artık dış politikanın önemli aktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye, 2019 yılında, dış politikada, çözümlerin değil, sorunların bir parçası oldu. Sergilenen dış politika anlayışı ve uygulamasıyla daha sorunlu, soru işaretlerinin daha çok olduğu bir dış politika görünümü ortaya çıkmıştır. Türk dış politikasında, ABD ile Fırat’ın doğusu, S-400’ler ve F-35’ler çerçevesinde yaşanan gerilimler, Kongre’den Türkiye karşıtı yasa tasarılarının geçmesi; Rusya ile İdlib ve Fırat’ın doğusundaki PKK/YPG varlığı konusunda yaşanan gerginlik, Libya üzerinde rekabet, Suriye sorunundan kaynaklanan mülteci sorunu, İdlib’de Suriye ve Rusya ile karşı karşıya gelinen süreç, Türkiye’nin Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır ve İsrail gibi bölge ülkeleri yanında ABD, Rusya, Fransa ve İngiltere gibi küresel aktörlerle karşı karşıya kaldığı Doğu Akdeniz’deki rekabet öne çıkan başlıklar olmuştur.
Böylesine bir uluslararası ortamda Türkiye nasıl bir dış politika izlemiş ve bu politikanın sonuçları ne olmuştur? 2020’ye hangi miraslar kalmıştır ve dış politikanın yönü nereye doğru evrilecektir?
Elinizdeki derleme kitap 2019 yılında izlenen Türk dış politikasının hasar tespitini yapmaktadır.