Türkler, geçmişte bozkırın yetenekli savaşçıları olarak bilinmekteydiler. At üzerinde dörtnala giderken, öne ve arkaya ok atabilen harika askerlerdi. Savaşlarda özellikle sürate ve teşkilatlı biçimde hareket etmeye dayanan askeri stratejileri uygulamaktaydılar. Bu yüzden başka toplumlarca, korkulan düşmanlar olarak tarif edildiler.
Üstelik bu yetenekler, onların savaş alanlarındaki başarıları kadar pek çok devlet kurabilmelerinin de temel nedenlerinden biri olarak kabul edildi. Fakat bazı zamanlarda gördüğümüz üzere, onlar hakkındaki ilginç anlatılardan bazıları; savaşlarda düşmanları üzerine yağmur, kar veya dolu yağdırabildikleri hakkındaydı. Yine Türkler, istedikleri zaman göğü sisle kaplıyor veya fırtına çıkarmak suretiyle, sadece hasımlarının üzerinde etkili olan çeşitli hava olaylarına neden olabiliyorlardı.
Anlaşılan Türkler, bunları yapabilen sihirbaz-büyücülere ve onların kullandığı sihri-dinideğeri bulunan taşlara sahiptiler. Pek çok tarihi kanıt, bu anlatılanların şeklinde olsa doğru olduğunu göstermektedir. Peki buna imkân sağlayan tarihi geçmiş ne kadar eskiye gitmektedir?
Bu faaliyetin altında yatan büyü-sihir mi, din mi? Yadaher ikisi mi? Bu çalışma, pek çok tarihi kaynakta izlerini gördüğümüz ve varlığını hissettiğimiz bu uygulamanın köklerini ve anlamını kavramaya çalışmaktadır. Çoğu zaman savaşlarda ve bazen de efsanelerde, bu yeteneği veya bununla ilgili olarak bahsedilen özel taşı göreceğiz. Bu uygulamanın arkasında var olan tarihi birikim ve zenginlik pek çoğumuzu şaşırtacak kadar derin bir anlam barındırmaktadır.
Aslında bu çalışma,sadece Türklerin hava olaylarını kontrol altına alan Şamanist uygulamalarını ve buna imkân sağlayan taşlarıyla olan ilişkisini değil, kültürel tarihine dair pek çok alanın da incelenmesi çabasından ibarettir.