“Anlarla, durumla, mekânla, içgüdülerle, dürtülerle, tehlikelerle ve benlikle yarışılır burada. Ve karşıda olanın çok önemi yoktur aslında. Hedefe girme anı gelip çatmışsa eğer, bütün kökler kopartılıp atılmıştır zaten. Ve o an, hedefe yürümek üzere ayağını yerden kesebildiğin andır. Göz gözü tanımaz o zaman. Varlığının tohumuna para saymış olsan bile tanımazsın benliğini. Zaman, mekân, dünya, ifrit, benlik saygı duruşuna geçiverir. Mehmetçiğin yakarış anıdır bu. Askerin her şeye karşı olan ve aslında sadece bir tek şeye karşı yaptığı haykırışı, ‘Allah!’ deyişi... ‘Ya Allah!’
Gürüldeyerek, gümbürdeyerek hedefin içine akan askerler. Mehmetçik...
Türklerin, Türk’üm diyenlerin, Türk inançlıların kutsal anı... Şerefin, namusun, imanın bedenleştiği, bayraklaştığı an...
Burası Kuzey Irak’ta gelecek arayıp da, bulduğumuz yerdir!”
Bu kitapta anlatılanlar biraz da hafızalarımızı tazelemek, bir zamanlar vatan toprağı olan, “Türk askeri buralara giremez!” dedikleri Kuzey Irak dağlarında Mehmetçiğin verdiği göğüs göğüse mücadeleyi hatırlatmak için yazılmıştır: Patika barındırmayan, çığır açılamayan dağ yollarında, uçurumlardan, buzla kaplı kayalıklardan çıplak elleriyle tırmanır zirvelere Mehmet. Ayılar, kurtlar, çakallardır yoldaşı... Çıyanlar, akrepler, yılanlar, bitlerdir koyundaşı.
Buzdan döşeğinin üzerinde, parmağı tetikte uyur haftalar boyu ayaz gecelerde.
Hain pusular, kalleş tuzaklar, merhametsiz mayınlar yolunu gözler.
Ölüm pusuda bekler.
Mehmet ölümü bekler.
Ama ölümden de beterdir hasretlikler...
“Yazarlar çıkıp gelmeli buralara demiştim. Olaylar onlara anlatılsın, onlar da kendi değerlerini katsınlar yaşananlara. Geleceğimize ışık tutulsun...
Mücadelenin içinden bir kahraman, en güzelini yaratmış.
En büyük edebiyat ödülüne layık bir eser!”
Emekli Korgeneral Kemal Yılmaz
Eski Özel Kuvvetler ve Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı