Milliyetçilik, Muhafazakarlık, İslamcılık... Türk Sağının ana malzemesi olan bu üç ideoloji, üç ayrı pozisyon olmanın ötesinde, beraberce bir yumak oluşturmuyorlar mı? Öyleyse birbirine nasıl bağlanıyor, nerelerde kesişiyor, birbirleriyle nasıl içiçe geçiyorlar?
Bu üç ideoloji, Türk Sağının üç halı olarak düşünülemez mi? Milliyetçilik, katı hali; sağın dilbilgisi / grameri... Muhafazakarlık, gaz hali: bir üslup ve hava... İslamcılık, sıvı hali; onsuz olunmaz bir imge ve değer kaynağı... Bu soruların bu bakış açısının perde gerisini oluşturduğu kitapta, üç makale yer alıyor: "İnşa Döneminde Türk Milli Kimliği", "Muhafazakarlığın Çatallanan Yolları ve Türk Muhafazakarlığında Bazı Yol İzleri", "Din ve Milliyetçilik: Lügat ve gramer - İslamcılıktaki milliyetçilik, milliyetçilikteki İslamcılık". İlk yazı, Türk milli kimliğinin nasıl kurulduğu üstüne: bu kuruluş tarzının, Türk milliyetçiliğini "evrenselcilik" ve "medeniyetçilik" iddiasındaki suretiyle bile ırkçı/özcü kıldığını ileri sürüyor. Muhafazakarlıkla ilgili yazıda, bu ideolojinin kavramsal ve tarihsel bir tasvirinden sonra, Türk muhafazakarlığının bazı önemli figürleri ele alınıyor: Mehmet Akif, Baltacıoğlu, Tanrıöver, Peyami Safa, Remzi Oğuz Arık, Yahya Kemal, Topçu, Başgil... İslamcılık-milliyetçilik ilişkisini tartışan üçüncü yazı, bu iki ideolojinin rekabet ve benzeşme dinamiğini inceliyor. İslamcılık üzerinde milliyetçi zihniyet kalıbının süregiden güçlü etkisini ortaya koyuyor.