Tarih düşüncesinin değişmesini izlemek, bir bakıma toplumsal değişimi izlemekle aynı anlama geliyor. Tarih karşısında takındığımız nihaî tavır, gerçekte hakikat duygusu karşısında almış olduğumuz tutumdan farklı olmadığı için felsefî bir boyut da taşımaktadır. Türklerin tarihî zaman içinde yapıp ettiklerinin hikâyesi ile bu tahkiyenin kâğıda aksetmiş hali arasındaki muhtemel benzerlik veya farklılıkların doğurduğu problemleri anlamaya ve tashih etmeye çalışmak, ancak mümkün olduğunca bütüncü bir yaklaşımla mümkün. Türk tarih düşüncesinin gelişme safhalarını bir bütün halinde görme isteği bu çalışmaya hayat veren neden olmuştur. Fatih M. Dervişoğlu, Türk tarih düşüncesinin gelişme ve kırılma noktalarını tespit etmeye çalışarak, Türk tarih düşüncesinin İslâm ve Batı tarih yazıcılığıyla kesişen noktalarını ve devamlılığını göz önüne koymuştur. Türk tarih düşüncesinin geniş mânâda dünya tarihi içerisinde nasıl bir seyr ü seferde olduğunu takip edebildiğimiz çalışma, Türklerin İslâmiyet'i kabulünden Cumhuriyet döneminde akademik tarihçilik geleneğinin oluşması safhasına kadar geçen dönemdeki tarih anlayışının teşekkülünü ve tekâmülünü ele alıyor.