Sosyolojik yönden Türk toplumu, tarihsel mirasları ve kültür kodları da göz önüne alındığında, günümüzde radikal sorunları olan bir ülke konumuna gelmiştir. Avrupa Birliği sürecinde bu oluşumlar giderek daha da karmaşık hale gelerek yoğunluk kazanmıştır. Hepsinin ötesinde, Güneydoğu yöremizde yirmi yılı aşkın süren -kendi akıllarınca "gerilla" savaşı olarak belirtilen- bir sosyal terör olayı, temsilcilerinin de Büyük Millet Meclisindeki gruplarıyla, negatif kimliklerini sürdürmektedirler.
Osmanlı'nın tarihsel süreç içinde, değerlerine ters düşerek, merkezi yönetimi "Yabancı Soylulara" bırakması ve halkını da çevreye iterek "Esmer Türk" konumuna getirmesi sonucunda ulus-devlet kimliğinden yoksun kalan ülkemiz bir yanda "Tehcir" maskesi altında Ermeni diasporasına destek sağlayan, öte yanda "azınlık-etnik" ayrışımı çizgisinde Kürt federasyonuna zemin hazırlayan bir oluşumun içindedir. Günümüz Türk toplumu bu girift oluşumun içine neden sürüklenmiştir? Olayların perde arkasında bazı güçler var mıdır? Varsa amaçları neler olabilir? Tüm bu soruların alt yapısına inerek, bilimsel verilerin de ışığı altında, yarının Türkiye'sinin projeksiyonlarına yönelik bilimsel çözüm yollarına dayalı yorumlar getirmemiz zorunluluğu vardır. Ülkemiz, şu anda bu "eşik" noktası üzerindedi.