Stephan Gerlach Avusturya elçisi ile birlikte, sefaret heyetinin vaizi olarak 1573’de İstanbul’a geldi. Güncesi, torunu Samuel Gerlach tarafından 1674’te Frankfurt’ta basıldı. Şimdi de tam 332 yıl sonra Türkçeye kazandırılan bu eser 16. yüzyıl Osmanlı-Türk dünyası için çok önemli bir kaynak. İstanbul’un Müslim ve gayrimüslim halkının yaşamını dikkatle gözlemleyen Gerlach, özellikle hükümdar, hanedan, saray ve iktidarı oluşturan paşalar hakkında önemli bilgiler vermiştir. Yalnız Galata’daki ecnebi topluluklarda değil, Divan-ı hümâyûn kalemlerinde de her dilden yazıldığına ve konuşulduğuna şahit olur. Gerlach güncesinde Atmeydanı’ndaki eğlenceleri, yabancı heyetlerin karşılanışını, Ramazan davetlerini, cenaze alaylarını, düğünleri, Muharrem- âşure-nevrûz kutlamalarını, Hıdrellez, Âmin Alaylarını, bin bir çeşit mal satılan pazarları, Boğaz’da sürüler halinde dolaşan yunusları da anlatır. Halk renk renk ve çeşit çeşit elbiseler içinde dolaşmaktadır. Şehirde bazen ancak belki yüzyılda bir defa görülebilecek semâvî olaylar da yaşanır. 11 Kasım 1577’de görünen kuyruklu yıldızı, Gerlach’ın ifadesine göre bir “Arap müneccim” önceden hesaplamış ve padişaha haber vermiştir. Gerlach’ın da söz konusu ettiği müneccim ilk Rasadhane’nin kurucusu Takiyüddin Efendi’dir... O devirde İstanbul, kuşları azad eden, sokaklardaki kedi ve köpekleri besleyen, hatta bu iş için vakıf kuran, tuttuğu balıkları sevaptır diye tekrar denize atan insanlar ile meskûndur.