Türkiye, Batı’ya bağımlılığında, edilgenliğinde, aşağılık kompleksinde, başka birçok ülkeden farklı değil. Farkı, iç çekişmelerinden kurtulup evrensel değerlerin benimsenmesinde dünyaya öncülük etmesi olabilir. Yeni oluşan dengeler açısından kritik ve belirsiz bir noktadayız. Türkiye’yi Rusya, Çin ya da İslâm cephesinde görmek isteyenler de var, Vatikan’ın yoldaşlık yaptığı Avrupa-ABD cephesinde görmek isteyen de. Ben ne Türkiye’yi ne de kendimi, bu cepheleşmenin taraflarından biri olarak görmek istiyorum; ne de iki ipte oynayan cambaz olmasını... Kurulmakta olan ittifaklar, bizi dünyalı olmaktan, dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlarla uğraşmaktan alıkoyuyor. Hele yeni kuşaklar, tarihten hortlatılan dinî çatışmaların ne tarafı ne de kurbanı olmayı istiyorlar. Ne var ki, meşrutiyeti çökmüş bir dünya düzeninin getirdiği açlık, sefalet ve adaletsizlik, çatışmalarda saf tutsunlar diye nice genci provoke edenlerin işini kolaylaştırıyor. Geçmişin tecrübesi adına, geçmişin hatalarını çok tekrarladık. Avı, tarımı, teknolojiyi hep yaşlılar aktardı gençlere. Oysa bugün, türümüzün tarihinde ilk kez, yaşlılar gençlerden öğrenmenin arifesinde. "Gündüz Vassaf düş gücünün avukatı, düz yazımızın en özgür ruhlu kalemi..." Orhan Pamuk