Türkiye Sinemasında Aidiyetsizliğin Mekanı: Kayıplar ve Ölüler Kenti İstanbul resmi

Türkiye Sinemasında Aidiyetsizliğin Mekanı: Kayıplar ve Ölüler Kenti İstanbul

Yazar: Şeyma Balcı
Barkod: 9786057789181
Üreticiler: Phoenix Yayınevi
Stok Sayısı: 1
Basım Tarihi: 7-2021
Baskı Sayısı: 1. Basım
Sayfa Sayısı: 320 Sayfa
Ağırlık: 395,00 Gram
Boyut: 16,00 (en) x 24,00 (boy)
Cilt: Ciltsiz
Kağıt: 2. Hamur
Basım Yeri: Ankara - Türkiye
Basım Dili: Türkçe

237,00 TL
189,60 TL

1950-1980 aralığındaki filmlerde, hatta bu dönem 2000’lere kadar getirildiğinde nerede olduğunu biliyorken tehdit eden İstanbul aslında varlığıyla bir tehdit sunmaktadır. Merkezin neresi ya da parçalanmamış İstanbul’un nasıl olduğu, görüntü düzeyinde filmlerde görülür. 2000’ler Türk sinemasında İstanbul ‘yokluğuyla bir tehdit’ sunmaktadır. Kentin parçalanmasıyla filmlerde İstanbul, aidiyetsiz mekânlarıyla, yaşamanın ve yerleşmenin mümkün olmadığı ‘tehdit eden kent’ hâlindedir. Aidiyetini mekânla bir adım ilerisi kentle kuramayan 2000’ler Türk sinemasının karakterleri İstanbul’da huzursuzluk içerisinde yaşarlar. Karakterler mekân olarak bedenleriyle de bir aidiyet ilişkisi kuramazlar. Aidiyet duygusunun mekânı beden, filmlerde kıstırılmışlık, taciz, işkence, tecavüz vb. edimlerle de aidiyetsiz bir mekâna dönüşür. Kentin değişmeyen yanı ya ölümü ya da kaybı kimi zamansa ikisini birden getirmesidir. Filmlerde İstanbul, ölüler kentidir ve mezarlıklar kent adına konuşur: İstanbul’da ölüm olmazsa olmazdır! İstanbul’a ölüm yakışır. Filmler ölümden bağımsızlaşamazlar.