“Siyasi alan söz konusu olduğunda, köylüler siyasette pasif unsurlar olmaktan ziyade, siyasetin daha aktif bileşenlerine dönüştüler. Köylüler, çok partili sistemin ortaya çıkardığı yeni araçları kullanarak açıkça siyasallaştılar. Buna göre, hem siyasette hem de toplumsal hayatta, köylülerin sesi giderek daha fazla duyulabilir hale geldi. Daha önce büyük ölçüde görmezden gelinen köylüler ve diğer alt sınıflar, siyasetin kendi çıkarları için dönüştürücü bir güç olabileceğini fark ettiler ve böylece seslerini giderek yükselttiler.”
Geçiş diye tanımlanan dönemlere genellikle güçlü bir belirleyicilik atfedilir ve bir toplumun tarihi, ağırlıkla, söz konusu “geçiş” dönemlerine referansla düşünülür. 1945-1960 yılları arası da -çok partili siyasal hayata geçiş, Demokrat Parti’nin iktidara gelişi ve 1960 Darbesi- Türkiye tarihi için böyle bir dönemi ifade eder. Bazen “geçiş” momentlerinin belirgin nitelikleri, dönemin birtakım kritik gelişmelerini görmeyi zorlaştırabilir. Sinan Yıldırmaz, Türkiye’de Köylülüğün Sosyal Tarihi’nde “köylülük” üzerinden bu zorluğun üzerine gidiyor. Köylülerin siyasi bir güç haline gelmesini, siyasal alanda artan görünürlüklerini, siyasi tartışmalarda “hesaba katılmalarını” köy edebiyatından, köylülerin “karıştığı” olaylardan, kırsal alanın dönüşümü, kente göç, gecekondulaşma gibi gelişmelerden hareketle anlamaya çalışıyor.
İhmal edilmiş bir alanı doldurmakla birlikte müstakbel çalışmalara da davet ediyor.