Ortadoğu’da kartlar yeniden karılırken; demografik, kültürel, siyasi her bakımdan neredeyse bin yıldır var olan Türklük yine sahipsiz, yine kendi kaderiyle baş başadır. Dünya ne Irak’taki, ne de Suriye’deki 6.5-7 milyon insanı görmüyor, seslerini duymuyor. Emperyalist ülkeler, yaptıkları hiçbir gelecek planlamasında Türkmenlerden söz etmiyorlar. Bir milletin evlatları, bin yıldır sahibi oldukları topraklarda yabancı muamelesi görüyor, adeta yok sayılıyorlar.
“Güney: Türklüğün Kanayan Yarası (Irak ve Suriye Türkleri)”, işte Türkiye’nin Güneyindeki bu insanların var olduğunu ve var olmaya da devam edeceklerini haykırmak için yazıldı. Irak’ın da Suriye’nin de etnik olarak Araplardan sonra ikinci asli unsuru Türklerdir. Kimse bu insanları yok sayamaz. Irak ve Suriye Türkleri emperyalizmin oyunlarının kurbanı olmayacak, Türkiye Türklüğünün doğal bir parçası olarak yaşamaya devam edeceklerdir.
Güney Türklüğüne sahip çıkmak, Musul’u, Halep’i düşünmek; Ankara’yı, İzmir’i, İstanbul’u, Trabzon’u, Antalya’yı ve Kars’ı düşünmekle eş değerdir.
- Yrd. Doç. Dr. Ali Güler