Tâceddîn-i Velî’nin gerçek adı, hangi tasavvuf ekolüne mensup olduğu, seyr-i sülûkunu hangi mürşidin irşadı ile tamamladığı ve Ankara’ya hangi tarihte geldiği hususları başta olmak üzere, bu zamana kadar yeterli araştırma yapılmadan; vakfiyeler, risaleler ve divan gibi temel kaynaklara ulaşılmadan kaleme alınan ve yayımlanan resmi (eski eser tescil fişi dahil) ve özel bütün yazılar; üzülerek ifade edelim ki, türbe kapısı üzerinde bulunan kitabenin yanlış okunmasından başlayarak, Tâceddin Külliyesi’nin ilk yapılış tarihi, mimarî özellikleri, yerleşim planı, yapıda kullanılan malzemenin cinsi, türbede istirahat eden zevattan hangisinin baba, hangisinin oğul olduğu, gerçek hazirenin yeri ve günümüzde mevcut olmayan bu hazirede kimlerin medfun bulunduğu, caminin kıble cihetinde yer alan kabirlerin gerçek mahiyetinin nelerden ibaret olduğu; Mehmed Âkif Ersoy’un içerisinde İstiklâl Marşı’nı yazdığı ve hâlen kültür evi/müze olarak kullanılan Kasr-ı Ebniye/selamlık binasının ne zaman ve hangi amaçla inşa edildiği ve imam meşrutası/lojmanı olmadığı konularına kadar, kamuoyu ile paylaşılan bilgilerin hemen tamamı ıslaha muhtaçtır.
Gerek konuyla ilgili kalem oynatan insanların birbirinden apararak ortalığa saçtıkları yanlış verileri tashih etmek, gerekse el atılmamış hususların ayrıntısına girerek yeni nesilleri kavram kargaşasından kurtarmak, basılmamış tebliğleri kayda geçirmek ve bildiri kitaplarıyla sınırlı kalan bilgileri daha geniş çevrelerle buluşturmak, tebliğlerin sunuluş tarihinden sonra elde edilen yeni verilerle yazdıklarımı tashih ederek okuyucuları yanlış bilgilerden kurtarmak ve harcanan mesailer ve verilen emekleri yeni bir üslupla kitaplaştırarak kalıcı hâle getirmek gibi düşüncelerle bu kitap tedvin edilmiştir.