Refik Halid Karay gördüklerinden, duyduklarından kısacası gündelik hayatından beslenerek ele aldığı her konuyu kurduğu analojiler ve metaforlarla açıklar. Sokakta yankılanan bir klakson sesi işitir; sevinç, üzüntü ve gerginlikte o klaksonun nasıl bir ifade aracına dönüştüğünü anlatır. İstanbul kışında bacalardan yayılan kömür tozunu, kurumu görür; kömür ve petrol uğruna yapılan savaşları, savaş kışkırtıcılarının kurumlu hallerini ele alır. Dönemin kıyafet modasına bakar; oradan bir zarafet ve maskaralık tarihi çıkarır. Kimi zaman gündelik hayata kimi zamansa ağlanacak hallere güldürür, düşündürür.
Refik Halid Karay, Taklitten Âdete Gündelik Hayat’ta bir hiciv ustasına yakışır şekilde, sıradan olaylara sıra dışı ve mizahi yorumlar getiriyor; toplumun ve dünyanın detaylarda gizlenen alışkanlık ve tarihlerini ortaya koyuyor…