Faşizmin her an hissedildiği bir dönemde düşüncelerin ve eylemlerin sınırları çizilmiştir. İnsanlık yok hükmündedir; çarklar sistemin ve “Baş Plep”in menfaatleri için işler. İşleyişin mükemmelliği için herkes çarkın bir dişlisi olmaya mecburdur; istemese bile ve bazen istemediğinin dahi farkında olmayarak. Çünkü faşizm, baskıyı içselleştirir.
Gerçeği dile getirmenin bedel ödemekten geçtiği böylesi bir zamanda susmanın ağırlığıyla konuşmanın gerekliliği arasında sıkışmış bir öğretmenin ve iktidarın fikirleri tarafından kuşatılmış, şekillendirilmiş bir gençliğin hikâyesidir Tanrısız Gençlik. Almancanın önemli yazarlarından Ödön von Horváth’tan Tanrı’nın sokaklarda dolaştığı ama hiçbir şey yapmadığı bir dönemi okuyoruz.