Ben, Claudius’ta, Caligula’nın öldürülmesinin ardından çıkan kargaşada, Claudius’u iradesi dışında imparator ilan edilmiş, ne yapacağını bilemez bir durumda bırakmıştık. Graves Tanrı Claudius’ta hikâyeye kaldığı yerden ve yine Claudius tarafından yazılmış gibi devam ediyor. O güne dek hayatta kalmasını zararsız bir geri zekâlı sanılmasına borçlu olan Claudius, şaşırtıcı ölçüde başarılı iktidar dönemini; ordunun ve halkın sadakatini kazanarak selefi Caligula’nın yol açtığı hasarı nasıl onardığını, çocukluk arkadaşı Yahudi Kralı Herodes Agrippa ile ilişkilerini ve Britanya’yı istila edişini anlatıyor. Ve mutlak iktidarın olmazsa olmaz eşlikçileri olan komplo ve ihanetleri atlatsa da, kaçınılmaz sona doğru giderek ilerleyişini…
Graves, yer yer mizahi bir anlatımla ete kemiğe büründürdüğü Claudius’un kişisel öyküsü aracılığıyla Roma’nın skandallarla ve şiddetle dolu bir dönemini bütün canlılığı, ihtişamı ve çöküşüyle gözlerimizin önüne seriyor.
ROBERT GRAVES (1895-1985): İngiliz şair, romancı ve eleştirmen Londra’da dünyaya geldi. Yüz yirmiyi aşkın yapıtı arasında I. Dünya Savaşı klasiklerinden Good-Bye to All That (1929; Her Şeye Elveda) adlı otobiyografik yapıtıyla, tartışma yaratan kapsamlı mitoloji araştırmaları da vardır. Londra’daki Charterhouse Okulu’nda öğrenciyken şiir yazmaya başladı. Ben, Claudius (1934) ve devamı niteliğindeki Tanrı Claudius’un (1934) yanı sıra ünlü Bizanslı komutan Belisarios’un yaşamını öyküleştirdiği Count Belisarius (1938; Kont Belisarios) ve The Golden Fleece (1944; Altın Post) yazdığı diğer tarihsel romanlardır. Graves The Golden Fleece için araştırma yaparken mitoloji konusunda geniş çaplı bir çalışmaya yönelmiş, bu çalışmanın sonucunda The White Goddess: A Historical Grammar of Poetic Myth (1948; Beyaz Tanrıça: Şiirsel Mitosun Tarihsel Grameri) adlı yapıtı ortaya çıkmıştır.