İnsanoğlunun sanal bir etkileşim veya genetik manipülasyon gibi tamamen nümerik
bir anlayış üzerine kurulu kavram dizgelerince tanımlanır hale geldiği bu devirde, tarihöncesinin en karanlık patikalarını keşfe çıkmak bize ne öğretir? Modern hayatın temel bileşenlerinden hiçbirinin birkaç yüzyıldan daha geriye giden bir tarihi yok. Oysa, tüm bu gelişmeleri mümkün kılan temel becerilerin kazanıldığı bir tarihöncesi, toplumsal yapılarımızdan bilimsel kavrayışımıza dek birçok temel yetinin kaynağı. Dahası, tarihöncesinin sunduğu kanıtlar, duygusal ve zihinsel evrimimizin izlediği yol için de vazgeçilmez birer kılavuz. Bu çalışma, gelişmişlik düzeyleri arasındaki hayret uyandırıcı farklara rağmen, çeşitli dönemler ve insan toplulukları arasındaki sürekliliğin bir o kadar çarpıcı manzarasını gözler önüne seriyor.