Luc Ferry, siyaset felsefesinin İkinci Dünya Savaşı sonrası Aydınlanma-karşıtı dönüşümüne bir set çekmek için giriştiği “Siyaset Felsefesi” projesinin ikinci cildinde 19. yüzyıla odaklanır. “Hak” kavramına yoğunlaştığı ilk ciltte Heideggercilerin Antiklere dönüşünün eleştirisini yapan Ferry, bu ciltte Kant, Hegel ve Fichte’ye döner.
19. yüzyıl siyaset felsefesi, tarih felsefesidir. Alman İdealizmi ve Fransız Devrimi, tarih felsefelerinin bir çoğulluk olarak ortaya çıkmasında önemli uğraklardır. Akıl ve gerçek arasındaki ilişkinin nasıl olup da çeşitli tarih felsefelerince ele alındığının dökümünü yapar. Aydınlanmayı eleştirenlerin iddia ettiği üzere bu felsefelerin totaliteryanizme götürüp götürmediğini ele alır.
Tarih Felsefeleri Sistemi, eleştirel (kritische) felsefenin “eleştirisi”ni ele alarak, Kant ve Fichte’nin ortaya koyduğu “pratik ontoloji”lerin demokrasi ve bilimle olan özgürlükçü bağıntısını ortaya koyar. Son yıllarda Alman idealizmine ve Fichte’ye gösterilen yoğun rağbeti haklı çıkarırcasına Ferry burada modernler için yeni bir “Tarih”i telaffuz ediyor.