Bu kitapta okuyacaklarınızın tümü uydurmadır. Düzmecedir. Palavradır. Adlar da, tarihler de, olaylar da gerçek değildir. Düş ürünüdür. Sondaki kaynakça bile.
(...)
Kitapçı raflarındaki kimi yapıtlara bakarsanız, bunların daha gerçek olduğunu düşünebilirsiniz.
... hiç değilse kendi içimde yaşandı bu olaylar.
Resmî tarihin baskısını kırma talebinin ve tarihi “öteki”nin gözünden de okuma çabasının, en somut olguları bile düpedüz değiştirmeye vardığı bir dönemde Ülkü Tamer açıkça söylüyor: Bu kitapta yazılanlar tarihte hiç yaşanmadı. Oysa kültür tarihinin önemli bir bölümünü, tarihte değil de bir yazarın zihninde yaşananlar oluşturmaz mı?