Birinci Dünya Savaşı'nda Sudan, Habeşistan, Somali.
20. yüzyıldaki paylaşım kavgasını sona erdirecek “büyük savaş” başladığında Osmanlı Devleti de artık son günlerini yaşıyordu. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nı Osmanlı Devleti’nin tam bağımsızlığı için uygun bir fırsat olarak değerlendiren İttihadcılar; uzak cephelerde, çöllerde, dağ başlarında son bir mücadeleye atıldılar.
Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda temeli atılan Teşkilât-ı Mahsûsa bu mücadelede öne çıkan kurumların başında geliyordu. Harbiye Nezaretine bağlı resmî bir birim olan Teşkilât-ı Mahsûsa, savaş boyunca farklı coğrafyalarda gayrinizami harp, istihbarat ve propaganda faaliyetleri yürüttü. Teşkilât-ı Mahsûsa’nın örtülü olarak faaliyet gösterdiği bölgelerden bir tanesi de Doğu Afrika’ydı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Sudan, Habeşistan ve Somali’de yerel unsurlarla kurduğu ilişkiler sayesinde bölgedeki etki ve nüfuz mücadelesine Afrika Grupları Komutanlığı ve Habeşistan Başşehbenderliği üzerinden dahil olan Teşkilât-ı Mahsûsa, Doğu Afrika Müslümanlarını İtilâf Devletleri’ne karşı ayaklandırmaya çalışacaktı. Nitekim Enver Paşa, 5 Ekim 1915 tarihli bir nutkunda bu durumu şu şekilde dile getiriyordu: “Mısır aleyhine yapılacak bir sefer muvaffak olacak...
Trablus’a bir ruh nefha edeceğiz ve böylece İtalyanların başına yeni bir Habeşistan çıkaracağız... Sudan’ı ayaklandırmak için Hartum’da görünmek kâfidir”. Bu kitapta bugüne kadar hiç anlatılmayan hikâyeleri bulacaksınız. Ülkelerini ayakta tutabilmek için mücadele eden direnişçilerin unutulduğu dört yıl süren savaş sırasında “hasta adam”ın canlı canlı mezara girmesini kabul etmeyen bu idealist kuşak, işte bu coğrafyada kurulan devletlerin de temelini atacaktı.