"ELİMİZDEKİ" çalışmanın temel katkısı, ayrıntılı bir "kurucu ideoloji" arkeolojisi yapmasından kaynaklanmaktadır.
ESER bunu, Erken Cumhuriyet dönemi toplumsal tasavvurunun yeni insan, toplum, tarih, kimlik, ahlâk projeleri çerçevesinde ele alarak sadece Sosyal Darwinizmin bu projelerin geliştirilmesindeki rolünü değil bunların genel çerçevelerini de değerlendirmeye gayret etmektedir. Bu yaklaşım, birinci el kaynaklara dayalı çalışmayı, entelektüel ve siyasî tarihimize önemli katkılarda bulunmakla kalmayarak, İstiklâl Harbi sonrasında kurulan ulus-devletin düşünsel arka planını ortaya koyan temel kaynaklar arasına sokmaktadır.
BUNUN SADECE bir tarihî analiz sunmadığı ortadadır. Elimizdeki çalışma, bunu başarıyla yapmasının yanı sıra günümüzde, Sosyal Darwinizm temelli bir bilimsellik iddiasıyla ortaya çıkarak toplumu yukarıdan aşağıya "aydınlatma"yı hedefleyen bir kuramsal çerçevenin post-modernist durumda da geçerli olmasını arzulayan "modern" idealin savunucusu bir azınlığın dayandığı düşünsel arka planın ne denli sığ olduğunu da göstermektedir.
DİĞER BİR İFADEYLE, "felsefe" olarak kutsanan, altınçağdaştırılan Tek Parti ideolojisi, döneminin temâyülleriyle uyumlu olmasına karşılık, "sözde bilim" tezleri üzerine inşa edilmesinden kaynaklanan ciddî sorunlar taşımıştır. Dolayısıyla, onun zaaflarının ortaya koyulması, "aydınlatma" iddiasındaki güncel bilimci modernlik nostaljisinin de sadece anakronik değil temel dayanakları da fazlasıyla zayıf bir yaklaşım olduğunu kanıtlamaktadır".