Walter Benjamin bu uzun ve derinlikli makalesinde, faşizm ve kapitalizm gölgesinde sanat/kültürün büründüğü yeni çehreleri; bu çehrelerin geleneksel sanat algısı ve tanımında yarattığı değişimleri eleştirel bir gözle irdeliyor. Bu bağlamda fotoğraf ve özellikle sinemayı ele alan ve metnin belkemiğini sanatın yenidenüretilebilirliğiyle oluşturan Benjamin, sanatın zorba ideolojinin hizmetinde araçsallaştırılması ve bir uyuşturucu olarak kitlelere sunulması sorununu etkileyici bir dille önümüze sürüyor.
“Faşizm yeni proleterleşen kitleleri organize etmeye çalışırken, aynı kitlelerin lağvetmeye uğraştıkları mülkiyet ilişkilerine hiç dokunmaz. Kurtuluş yolunun kitlelere kendilerini ifade etme şansı vermekten geçtiğini düşünürken, onlara katiyen haklarını vermez. Kitlelerin değişmiş mülkiyet ilişkilerine yönelik hakları vardır; faşizm ise bu ilişkilerin değişmeden kalmaları için onlara ifade şansı tanır (...) Bu, faşizmin uyguladığı şekliyle, siyasetin estetize edilmesidir. Komünizmin buna yanıtı ise sanatı siyasileştirmektir.”