Çağdaş edebiyatın en gizemli yazarlarından birinden, Shirley Jackson’dan zamana meydan okuyan bir klasik: Tepedeki Ev. Sıradan hayatların ürkütücü yanlarına yönelik ilgisi, insan ruhunun kuytularına teklifsizce girebilmesi ve okurun zihnini kolayca yönlendirebilmesiyle tanınan Jackson, bu romanda korkunun temeline iniyor, zihnin tekinsiz koridorlarında yürüyor. Yürekteki karanlıklar ile ve en ham haliyle duygular, Shirley Jackson’ın ustaca anlatımıyla Tepedeki Ev’in temellerini atıyor ve insan psikolojisi, başlı başına bir dehşet unsuruna dönüşüyor. Algının tuzakları hafızanın yanıltıcılığıyla, geçmişin gölgeleriyle birleşiyor ve Tepedeki Ev, bu usta yazarın kaleminde adeta diriliyor, okurunu kendi dört duvarı arasına çekiyor.
Stephen King’den Neil Gaiman’a varan pek çok yazara ilham veren Shirley Jackson’ın bugün çağdaş edebiyat klasikleri arasında anılan Tepedeki Ev’i, dehşet ve deliliği anlatıyor.
“Tepedeki Ev’e adım atmak, bir delinin zihnine adım atmak gibi… Ürkmeye başlıyorsunuz.”
- Stephen King