André Gide’in Yunan mitolojisinden esinlerek kaleme aldığı kısa bir roman Theseus. Tam bir tarihsel uygunluk peşinde olmayan Gide, mitlerin de çeşitli yorumlara açık olduğunu bir kez daha gösteriyor. Gide, Theseus’un ağzından, büyük kahramanın hayatının farklı dönemlerini, yaşadığı aşkları, gösterdiği kahramanlıkları, maceradan maceraya koşarken gerektiğinde nasıl kurnazca davrandığını, aklın merkezi Atina’yı ihya edişini anlatıyor. Bu sırada yer yer Gide’in sesi, kahramanının sesine karışıyor... Kaderi olgunlukla karşılayan bilge Theseus, hesap verme zamanı gelen André Gide biraz da! Ben kaderimi tamamladım. Ardımda Atina şehir devletini bırakıyorum. Ben Atina’yı, karım ve oğlumdan daha çok sevdim. Onu kendi şehrim yaptım. Benden sonra benim düşüncelerim ölümsüzce orada yaşayacak. Yalnız ölmeyi gönül rızasıyla bekliyorum. Dünya nimetlerini tattım. Benden sonra, benim sayemde insanların kendilerini daha mutlu, daha iyi ve daha özgür hissedeceklerini düşünmek içimi açıyor. Ben eserimi gelecekteki insanlığın iyiliği için yarattım. Yaşadım.