“Anneciğim boğulduğumu görmüyor musun? Elbette aşkım, elbette seni görebiliyorum, sana yardım etmeye geliyorum, panikleme, sevgilim, aşkım, anneciğin sana yardım edecek, anneciğin senin boğulmana izin vermeyecek! Ama kimden yardım isteyebilirdi, onu kim dinlerdi? Hiç kimse; sesi sanki gölgelerle dolu bir mahzende kapana kısılmış gibi yankı yapıyordu, yanıt veren bir hayal yoktu, karanlıklardan gelip onun elini tutacak sıcak ve tanıdık bir arkadaş, ona her şeyin iyi olduğunu söyleyecek, bunun sadece bir düş olduğunu anlatacak kimse yoktu.”
Edgar Allan Poe, H.P. Lovecraft ve Henry James’in karanlık seslerinin günümüz edebiyatında tekrar yankılanmasını sağlayan Patrick McGrath, Tımarhane ile ikinci kez Türkçede!
Ülkemizde Hayalet Şehir yapıtıyla bilinen McGrath, bu kitaptaki öyküleriyle gotik atmosferi pencerelerimize kadar sürüklemişti. Bu defa insanlık tarihinin zifiri karanlığını tımarhane içerisinden yeniden resmederken okuru yüksek güvenlikli bir akıl hastanesinin duvarları içine sıkıştırıyor. Birçok yan hikâyeyi besleyen Tımarhane’nin ana izleğinde, saplantılı bir cinsellikten kurtulamayan bir kadın, onun yüksek kariyer hedefleri olan doktor eşi ve heykeltıraş bir hasta arasındaki karmaşık ilişki var.
1996 senesinde Guardian Kurgu Ödülü`ne aday gösterilen Tımarhane, 2005 senesinde de Ian Mc Kellen’ın başrolünde oynadığı bir filme uyarlandı. Romanın kapağını açıp hastanenin koridorlarında dolaşırken en başa dönmek isteyeceksiniz ancak hikâye sizi çoktan ardında bırakmış olacak.