Günümüz iletişim teknolojilerinin sağladığı olanaklar dolayımıyla gerçekleştirilen ve söz konusu imkânlar yoluyla viral hâle gelen bir risk olarak tanımlayabileceğimiz dijital şiddet gerek mobil telefon gerekse ağ tabanlı uygulamalar ve sosyal medya dolayımıyla sıklıkla deneyimlenmekte; kullanıcılar bu deneyimi fail, mağdur veya izleyici olarak yaşamaktadır.
Dijital şiddetin de çevrimdışı şiddetin bir uzantısı olduğu ön kabulüyle kadınların bu şiddet türü ile daha sık karşılaştığına yönelik bir tahminde bulunmak zor olmayacaktır. Dijital şiddetin sıklıkla deneyimlenmesine rağmen hâlâ görünür olmaması, mağdurları ve konunun taraflarınca bilinmemesi veya görmezden gelinmesi patriyarkal yapının teknoloji üzerindeki hakimiyetini de perçinlemektedir.
Dolayısıyla kadına yönelik gerçekleştirilen, geleneksel şiddetin yeni yüzü olan ve çevrimiçi ortamlardan beslenerek büyüyen, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten ve çevrimdışı şiddete dönüşmesi her zaman olası olan dijital şiddetin hangi şekillerde deneyimlendiğini, bu şiddetin mağdurlarının ne şekilde etkilendiğini, dijital şiddete karşı nasıl direnildiğini ve buna karşı nasıl mücadele edildiğini görünür kılmak son derece önemlidir.
Elinizdeki bu kitap da üzerinde yapılan çalışmaların oldukça sınırlı olduğu dijital şiddete tüm bu problematikler üzerinden dikkat çekmektedir. Bu çalışma ayrıca dijital şiddeti daha somut görebilmek adına Twitter'da en çok tanınan kadın gazetecilerin dijital mağduriyetlerini de gözler önüne sermektedir. Gelinen noktada patriyarkal yapının ötekisi konumuna itilen kadınların çevrimdışında olduğu kadar çevrimiçi alanlarda da güvenli bir ortama ihtiyaçları olduğu, bu çalışmada elde edilen mühim sonuçlardandır.
Kadına yönelik dijital şiddeti çok boyutlu bir şekilde ele alan bu çalışmanın literatüre katkı sağlaması ve kadına yönelik her türlü şiddetin son bulduğu bir dünyaya uyanmak dileğiyle…