Yalnızca ölümle son bulabilecek, acı dolu, karşı konulamaz bir arzunun yakıcı portresi: Tristan ve Isolde.
Eski bir Kelt destanı olan yapıt, zaman içinde çeşitli formlar almış, tarihin en etkili sanat eserlerinden biridir. Richard Wagner’ın elinde günümüz kimliğine erişen ve en güçlü ifadesini yakalayan eser, aynı zamanda ilk notalarından itibaren müziği de sonsuza dek yeniden şekillendirir. Öyle ki, modern müziğin Tristan ve Isolde ile başladığı kabul edilir.
Kral Marke, düşman krallığın prensesi olan Isolde'yi gelini olarak kabul eder. Ona kalesine kadar eşlik etmesi için şövalyesi Tristan'ı gönderir. Ancak Tristan savaşta ağır yaralanmış, Isolde ise onu iyileştirmiştir. İkisi de zehir içtiğini sanarak aşk iksirini yudumlar ve saplantılı bir aşkın “gecesine” düşerler. Aşklarını ilan ettikleri andan itibaren Tristan ve Isolde, Wagner’in deyimiyle ölümün, gecenin diyarında yaşarlar. Ölüm onların saplantısı, gündüzün gerçeklerinden kaçışları haline gelir.
Opera klasikleri dizisi, libretto külliyatına odaklanmaktadır. Eserlere bir zamandizini, önsöz ve sinopsis ile açılış yapıyoruz; librettonun özgün dili ile birlikte Türkçe çevirisini okurlarımıza sunuyor, bilgilendirici dipnotlar eşliğinde her kesimden müziksevere hitap etmeyi amaçlıyoruz.
Fihrist olarak, opera metinlerini Türkçeye kazandırmaktan ve bütüncül bir bilinç ile okurumuza sunmaktan onur duyuyoruz.