“Troya’ya çok sık gittim ve beş yıl içinde aylarca süren kazılar yaptım. Buna rağmen buralara her gidişim yeni bir heyecana yol açıyor. Çünkü Troya coğrafyasının sihirli havası burada her yerde hâkimdir; her dağ, her vadi, her nehir, deniz ve Hellespontos burada Homeros’u ve İlyada’yı solumaktadır. Ancak bu seferki yolculuğum bambaşka bir ilgiden kaynaklanıyordu; amacım, bu çevrede Hisarlık dışında arkeolojik kazı yapmaya uygun kalıntılar olup olmadığını saptamaktı.”
Kimileri için arkeolojinin babası olarak kabul edilen Heinrich Schliemann’ın Troya’yı keşfi, 19. yüzyılın en büyük arkeolojik keşiflerinden biri oldu. 14’ünde bakkal çırağı, 19’unda Venezuela’ya giden bir gemide miço, 30’unda milyoner olan Schliemann, Troya’ya ömrünü adadı.
Schliemann, Troya kazısının ilk aşamasını tamamladıktan sonra Troas’ın diğer antik yerleşimlerinde kazı yapılabilecek yerleri saptamak istiyordu. Troas’ta Yolculuk, Homeros’un dünyasında yapılan adım adım yolculuğun öyküsüdür.