Troya! Bütün dünyanın en görkemli krallığı. Ege’nin İncisi. Bir değil iki kere doğan ve yok olan, göz kamaştırıcı İlion [İlyon] şehri. Barbar doğuya giriş çıkışların kapısı ve bekçisi. Altın ve atlar krallığı. Peygamberlerin, hükümdarların, kahramanların, savaşçıların ve şairlerin haşin anası. ARES, ARTEMİS, APOLLON ve APHRODİTE’nin himayesinde, yıllar boyu, savaş ve barış, ticaret ve anlaşma, aşk ve sanat, devlet ve din adamlığı ile ahenkli uygarlık adına ne varsa hepsinin timsali olarak kalmış şehir.
Öyle bir şehir ki; tarihte herkes onun zenginliğini arzuladı; öyle bir savaş ki, tarihte tüm komutanlar o savaşa öykündü; öyle bir destan ki, tüm şairler onu yazmak istedi; öylesine büyülü ki, herkes onu araştırmak istiyor: Troya!
Yunan Mitolojisi serisinin üçüncü ve son kitabı Troya’da Stephen Fry, alışık olduğumuz eğlenceli ve bilgi dolu anlatımıyla yine karşımızda.
Troya, Helena ve savaşları belki de olmuş şeyler değildir; ama onları bildiğimiz kadar neyi iyi biliriz?
Denemeler, Montaigne1