14 Ocak 2011’de tüm dünyada şaşkınlık ve hayranlık uyandıran Tunus Devrimi’nden geriye bugün ne kaldı?
Ekonomik, toplumsal ve siyasî açılardan büyük bir krizle boğuşan bir ülke. Karanlığın hâkim olduğu ve daha önce benzeri yaşanmamış bir şiddetin kol gezdiği, tehdit altında bir toplum modeli. Binlerce yıllık hoşgörü ve uyum geleneklerine sahip bir toprağın insanlarından oluşmasına rağmen, doğrudan kimliğine kast edilen istisnaî bir millet. Evet, Tunus’u acilen kurtarmak gerek.
Devrim’in İslâmcılar tarafından çalınması, sevinç ve heyecanla demokrasi özlemini haykıran bir halkın tüm beklentilerini boşa çıkardı. Ülke dışından gelen malî kaynaklar ve uluslararası çapta örgütlenen bazı yapılarca desteklenen iktidardaki İslâmcı parti Ennahda, benimsediği ikili söylem sayesinde gücü ele geçirdi. Bugün Ennahda, temel özgürlükleri, kadın haklarını ve demokratik kurumları hiçe sayan bir rejim hedefini açığa vurmaktan çekinmiyor.
Sivil toplum alanında faaliyet gösteren Lütfi Maktuf, elinizdeki çalışma ile okuyucuya ülkesinin içinde bulunduğu durumu eksiksiz ve detaylı bir şekilde aktarıyor. Gerçekleri tüm berraklığı ile yansıtırken, Devrim’in halk tarafından yeniden sahiplenilmesinin yollarını arıyor.
Üniversite eğitimini Tunus, Sorbonne ve Harvard’da tamamlayan, New York Barosu avukatlarından Lütfi Maktuf, Wall Street’te uzun süre çalıştıktan sonra Uluslararası Para Fonu’nun baş danışmanlığı görevini yürüttü. 1990 yılında Avrupa’ya dönerek uluslararası malî danışmanlık hizmetleri veren, aynı zamanda hassas olduğu eğitim, meslekî eğitim ve okyanusların korunması gibi alanlarda faaliyetlerde bulunan Maktuf, Devrim’in ertesinde, Tunus’ta kalkınma ve eğitim odaklı Almadanya Derneği’ni kurdu.