Demokrasi, yönetenler ile yönetilenler arasındaki ilişkinin vatandaşların devletin hizmetinde olmadığı, devletin vatandaşlarının hizmetinde olması ilkesine uygun bir açık toplum bulunduğu ölçüde mevcut olmaktadır. Teknokrasi kavramı ise teknik olarak eğitilmiş uzmanların uzmanlık bilgisi ile hâkim siyasi ve ekonomik kurumlardaki konumları sayesinde hüküm sürdüğü bir yönetişim sistemi olarak tanımlanmakta ve demokrasi halkın yönetimine atıfta bulunurken, teknokrasi ise uzmanlar tarafından yönetime atıfta bulunmaktadır. Ülkemizde 1980 sonrası demokratikleşme sürecinin en çarpıcı teknokrat örneği Turgut Özal olmuştur.
Aslında demokraside halkın yönetimi söz konusu iken teknokrasi kavramı uzmanların yönetim sürecine dahil edilmesidir. Daha çok liyakat sistemine dayanmaktadır. Bu yönüyle aslında teknokraside demokrasiden uzaklaşıldığı fikirleri de hâkim olmaktadır. Ancak demokrasinin etkin olarak işlemesi halinde teknokratik yönetim modelinden de bahsedilebilecektir. Nitekim 1980 darbesi sonrası yaşanılan bunalımlı süreçte birçok değişikliğe gidilmiş ve siyasi partilerin faaliyete başlaması ile Turgut Özal liderliğinde dönüşüm başlamıştır. Bu bakımdan Özal, 1980 sonrası dönemde Türk Siyasetinde önemli bir figür olarak yer edinmiştir.