Yakın dönem Türk siyasi tarihinde, hakkında en çok tartışılan isimlerden biri olan Mustafa Suphi üzerine yapılan bu çalışma, Suphi’nin Türk Ocakları ve İttihat ve Terakki’nin yayın organı İfham gazetesinde başlayıp, Rusya’da komünist ideolojiyi benimsemesiyle, TKP’yi (Türkiye Komünist Partisi) kurduğu yıllarda memleketin kurtuluşu için ortaya koyduğu tezleri içermektedir. Mustafa Suphi’nin Türkçülükten, sosyalizme geçişte ortaya koyduğu bu tezlerle, onun trajik bir şekilde öldürülmesi, Türk siyasal hayatında bir kırılmadır.
Mustafa Suphi, gazeteciliği ve İttihat ve Terakki ortamı içindeki siyasi faaliyetleriyle dönemin Türkçü aydınlarından biri olarak, İstanbul’da kaleme aldığı yazılarıyla; ilk çıkış noktasından, Rusya’ya gidişi ve Türk Bolşevik lider Sultan Galiyev önderliğinde MUSKOM çatısı altında giriştiği devrimci mücadele hâlâ günümüz Türkiyesinin politik gençlik hareketlerinde önder rolünü devam ettirmektedir.
Mustafa Suphi, 1917 Bolşevik Devrimine olan desteği ve başta Türkiye olmak üzere işgal altında bulunan Ortadoğu ülkelerinde anti-emperyalist sosyalist bir devrimci cephe kurma çabalarıyla Anadolu’daki Milli Mücadeleye dâhil olur. Ancak bu yönelim dönemin siyasi atmosferinde Milli Mücadele içinde Mustafa Kemal, Enver Paşa ve Mustafa Suphi arasında yarattığı gerilim, Anadolu’da Bolşevik hareketin daha başlamadan bitmesine, Mustafa Suphi’nin de yoldaşlarıyla birlikte Karadeniz’de öldürülmeleriyle son bulacaktır. Bir kimlikle, iki zihniyet arasındaki bu devrimciyi tanımak, belki de içinde bulunduğumuz şartları tanımlamak açısından çok daha önemlidir.