Anadolu’da birçok yere gittiğimde, bilgiye ilişkin birçok kaynaktan mahrum insanların Türkiye Günlüğü okuduğunu ve oradaki yazılar, kaynaklar ve mihmandarlıklar üzerinden kendi okur yazarlıklarını geliştirmeye çalıştıklarını
gördüm. Kimi dergiler için ekol denilir, okul manâsında, Türkiye Günlüğü de bu ülkede üstü açık bir okul kurmuştur
diyebilirim. Bu ülkede “Türkiye Günlüğü okuru” diye bir insan karakterinden bahsedebiliriz. Bir derginin kendi okur
kitlesini oluşturması çok önemli ve herhalde onu değerli kılan özelliklerin başta gelenlerinden birisi de bu.
Ayrıca okuryazarlık bir mahfil işidir, dergi, zamana tâbi canlılığıyla dinamik bir mahfil olmuş, belki fildişi kuleye
çekilecek olanları toplumun, hayatın içine çekmiştir. Çok genel manâda ise Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikal etmiş
olan milli çizginin bugüne karşılık gelen ifade biçimini inşa etmeye çalışmıştır diyebiliriz.
Cedit hareketi denildiğinde, ben, geçmişten daha çok gelecek üzerine konuşan, düşünen, geleceği kurmaya çalışan, milliliğin geleceğe dönük yüzünü temsil eden bir bakış açısını anlıyorum.
Naci Bostancı
Bu dergi 1980’lerin sonu ve 90’ların başında Türk fikir hayatının adeta sürükleyicisi, lokomotifi oldu. Milliyetçi ve demokrat çizgiyi tam anlamıyla özümsemiş olan kurucu kadro, Türk entelijansiasının bütün renklerine kapısını açmıştı. O yıllarda derginin yazar kadrosuna ve ele alınan konulara bakıldığında bu daha iyi anlaşılacaktır.
Mehmet Öz
Bu dergide buluşulan asgarî müşterekler, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk’e, geçmişte bu devlete emeği geçmiş hiçbir devlet adamı hakkında, meselâ, İsmet Paşa, Enver Paşa, Ali Fuat vs. isimlerin hiç biri için incitici bir dil ve üslûp kullanılamaz. Bu dergide bir tarikat veya özel bir grup propagandası yapılmadı, yapılamaz da. Ayrıca bu dergide hiçbir ırk ya da kültür aleyhine konuşulmaz. Yapılan tartışmalar bilimsel niteliği bozacak seviyeye getirilmez. Benim için en önemlisi Türkiye Günlüğü dergisi çevresi insanlarının “güvenilir” olması. Dergi çevresi özel ya da bilimsel her alanda güvenilir insanlardan oluşmaktadır.
İlber Ortaylı
Bu derginin Türkiye’nin dirliği ve hayrından başka ön şartı yoktu; ideolojik bir katılık içinde değildi ama belkemiksiz de değildi. Türkiye Günlüğü sağ muhafazakâr çizgide bir dönüm noktası teşkil etmiştir; ideolojik angajmanları
olmayan, diyaloga, konuşmaya, tartışmaya açık, yayınladığı dosyalarda geniş bir fikir spektrumuna imkân veren bir dergidir. Ayrıca derginin idarehânesi de en az dergi kadar mühim bir tesir yapmıştır ve pek zengin bir beşerî temas koleksiyonuna sahne olmuştur. Bu noktada Mustafa Çalık ismine dikkat çekmeliyiz; Mustafa Bey dergiyi hakiki bir fikir mahfili gibi işletip yöneterek bir “think tank” çalışmasını neredeyse tek başına başarmıştır.
A. Turan Alkan