Dijital platformlar ve altyapılar aracılığıyla insan iletişimi bugüne kadar görülmemiş bir düzeyde zaman ve mekân sınırlamalarını aşarak daha hızlı ve kolay bir şekilde bağlantılı hale gelmiştir. Yeni teknolojilerin sunduğu olanaklar şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılım vadederken diğer yandan dijital ağlar üzerinde yeni tür güç ilişkileri oluşmaktadır. Bu güç ilişkileri, özellikle kullanıcıların verilerinin kontrolü üzerine şekillenirken, yurttaşlar için eşitsizlikler derinleşmektedir. Verileştirmeyle birlikte ortaya çıkan veriler, toplum ve toplumsal süreçler hakkında günümüze kadar olanaklı olmayan bilgilerin toplanmasını sağlamıştır. Bu teknolojilerin daha olumlu hedefler için kullanılma potansiyeli mevcut olmasına rağmen, yaşanan deneyim dijital kontrol ve gözetim sistemlerinin yaygınlaştırılması, gündelik hayatın kapitalizmin yeni biçimleriyle ticarileştirilmesi; ayrıca adaletsizlik, eşitsizlik, ayrımcılık ve ırkçılığın verileştirmeyle yeniden üretilmesi olmaktadır.
Bu kitap, verileştirmenin dünya ve Türkiye’deki tarihsel gelişimini ve öne çıkan eğilimlerin neler olduğunu ele alırken verileştirmeyi sosyal, ekonomik, politik ve ideolojik bir yapı içinde incelemektedir. Türkiye’de verileştirme sistemlerinin son yıllarda yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan deneyimi yeni medya ve bilişim alanında faaliyet yürüten STK temsilcilerinin kavrayışları ve çözüm önerileriyle veri adaleti perspektifiyle değerlendirmektedir...