“Bilincim daha önceden sezgilerimin ima ettiklerini inkaar ettiyse dahi, artık bu sıra dıs¸ı kavrayıs¸ as¸ikardı. “Alice” teki hayaal ürünü hikaye üzerime ani ve ölümcül bir gerc¸eklikle c¸ökmüs¸tü. O aynanın sıra dıs¸ı, kötücül bir c¸ekis¸i vardı ve rüyamda geveleyerek konus¸maya c¸alıs¸an kis¸inin anlatısı da c¸agˆlar boyu süregelmis¸ bütün insanogˆlu tecrübesi ve sagˆduyulu u¨c¸ boyutlu evreni ihlal eden bir gerc¸ekligˆi ortaya koyuyordu. Bir aynadan fazlasıydı- bir kapı, bir tuzak; bizim görünür evrenimizde yas¸ayanlar ic¸in olmayan ve ancak Öklid’i inkar eden denk- lemlerle fark edilebilen bir uzay girintisi. Akıl hayal almaz bir s¸ekilde Robert anlayıs¸ımızın ötesine gec¸ip aynanın ic¸ine girmis¸, orada hapsolmus¸ ve kurtarılmayı bekliyordu.”