"Yoksula dünyayı sormuşlar eşitmişiz demiş. Babam söylerdi bunu, ezberletmek ister gibi durup durup söylerdi. Eşit olacağız, insandan yana olacağız. İnsan ne için yaşarsa o olur. İnsan, insan için yaşarsa iyi olur. Başkalarına yardım et. Kimse, kimseden üstün değildir. Ve bir sürü palavra... Babam on yıl önce öldü. Dürüst bir insandı ama… Yoksullarla paylaştığımız eşitlikten başka bir şey bırakmadı bana." Şimdiki zaman karanlığı… Bir yanda temiz şehir ve hayat ezberleri, diğer yanda büyük bir kör delik, Ankara'nın kenar mahalleleri. Didişmeler, kıvrana kıvrana ölen umutlar, kostaklanarak konuşan ölüler, parçalayan eksiklikler… Vakti gelince ortaya çıkan muktedirler ve vakit dolarken kapanan defterler… Hırsızlar, katiller, kadınlar ve erkek arkadaşlar… Sağcılar, kazananlar ve dumanlı havalar… Diplerde, derinlerde yaşayan bir kara Ankara… "Kurumuş bir kan kokusu ağzında..." Uzak Şehir, Ankara üçlemesinin son grafik romanı. 2013'te Dumankara, Hayat Bir Yangındı ile başlayan, Emanet Şehir ile süren üçleme, günümüzde geçen bir kara hikâye ile sonlanıyor. Levent Cantek'in karanlık Ankara'sı, Berat Pekmezci'nin maharetli çizgileriyle koyulaşıyor. Uzak Şehir, katran ve para kokulu, ölü ve tedirgin edici…