Gerçek, beni yalandan daha fazla korkutuyordu. Gerçek, yaşamımdaki durumları değiştirecekti. Yalan ise durağandı. Yalan huzur doluydu. Yalanla mutluydum.”
Hayatın bir nehir gibi akıp gittiği Kensington, peş peşe yaşanan kadın cinayetleriyle sarsılmaktadır. Tam bugünlerdeyse Mickey, yıllardır konuşmadığı için uzaktan uzağa gözetlediği uyuşturucu bağımlısı kardeşi Kacey’nin izini kaybetmiştir. Kardeşini bulmak için çıktığı yolda mesleğini –devriye memurluğu-, dostlarını, oğlunu kaybetme korkusuyla yüz yüze gelecektir. Takıntılı bir şekilde peşine düştüğü gizemin aydınlanmasıyla birlikte eski hatıralar canlanacak, yeni dostlar edinecektir.
"Moore'un gözlemleri bilgilendirici ve şefkatli… Uzun Parlak Nehir ile ilgili en güzel şeylerden biri, bağımlılığın bir edebi methiyesi olmaması." (The Guardian)
"Karakterlerin iç dünyasının, olayların akışı kadar önemli olması tatmin edici." (New York Times Editörün Seçimi)