Dünya genelinde hemen herkes tarafından tanınan ve bilinen, hakkında az çok fikir sahibi olunan ressamlar arasında ilk sıralarda yer alan Vincent van Gogh, delilik ve dahilik arasındaki ince sınırdan bahsedildiğinde örnek verilen sanatçılardan da biridir. Batı sanatı tarihinde Ard-İzlenimcilik olarak bilinen dönemin temsilcisi sayılan ressam, modern sanat anlayışının gelişim sürecinde önemli bir figürdür. Yaşadığı dönemde sanat dünyasında hak ettiği değeri göremeyen, yalnızca bir tane tablosu satılan van Gogh’un eserleri, günümüzde, Müzayedelerin en pahalı parçaları arasında yer alır.
Gerek “Ayçiçekleri” serisi ve eserlerinde kullandığı sarı renk tonu gerek erkek kardeşi Theo ile yazışmaları gerekse kulağını kesmek gibi sansasyon yaratan olayların başkahramanı olması onu popüler kültürün vazgeçilmez bir aktörü haline de getirir. Sevdiği ve güvendiği insanlara koşulsuz bağlanan, çoğu zaman kendine zarar verecek kadar hassas duygularıyla, çevresindeki dünyayı algılama ve görme şeklinin emsalsizliğiyle van Gogh, sanat tarihçilerinin yanı sıra pek çok psikiyatristin, yönetmenin, edebiyatçının merakla araştırdığı bir sanatçıdır.
Hayalperest Yayınları’nın “Sanatın Büyük Ustaları” serisinde yer alan bu kitap, Vincent van Gogh’un yaşamından kesitler sunmakla kalmıyor. Okurun, ressamın eserlerini incelerken dikkat edeceği hususlar hakkında ipuçları vererek resimden alacağı düşünsel ve estetik hazza katkıda bulunuyor. Modern sanatın köklerinin atıldığı on dokuzuncu yüzyılın sonunda İzlenimciliğe tepki olarak gelişen Ard-İzlenimci dönemle ilgili ayrıntılı bilgiler edinmesini de sağlıyor.