"Bir gece Bosna’da, Prijedor yakınlarındaki kırlarda yürürken, otların içinde ışığı amber yeşili, kimsesiz bir ateşböceği buldum. Yerden alıp parmağımın üstüne koydum, o da bir yüzüğe oyulu elektrikli bir opal gibi ışıldayıp durdu. Eve yaklaştığımda, öbür ışıklarla yarışamadı ve ışığını söndürdü. "Sonra onu yatak odasında çekmeceli bir dolabın üstünde duran birkaç yaprağın içine bıraktım. Işığı söndürünce, tekrar ışıldamaya başladı. Tuvalet masasının aynası tam pencerenin karşısındaydı. Yan yatınca aynada gördüğüm bir yıldız ve onun hemen altında dolabın üstünde duran ateşböceği oluyordu. Aralarındaki tek fark ateşböceğinin ışığının daha yeşil, daha donuk ve daha uzak olmasıydı." John Berger Geçen zaman ve bu zamanın geçtiği mekân üzerine yazılmış bu şaşırtıcı yalınlıktaki kitap John Berger’ın bir yazar olarak yaşamı hakkında en çok ipucu taşıyan kitabıdır: Berger’ı Berger yapan o ilgili dikkat, görünür dünyaya, arkadaşlara, hayattakilere ve ölmüşlere, dile ve yaratıcılığa yönelen dikkat, dünyaya duyduğu derin sevgi, bizce en yoğun ifadesini bu kitapta buluyor.