Yalnız yaşayan, hep kendi seçtiği yolda ilerleyen ve büyük ölçüde kendi kendini yetiştirmiş bir ressam olan van Gogh, modern resim sanatının vazgeçilmez öncülerinden birisidir. İzlenimci sanatı özümledi ve onu kendi tarzıyla aştı. Dışavurumculuğun yolunu açan en önemli sanatçılar arasındadır.
Van Gogh, ilk altı yılı çıraklık dönemi olmak üzere, yaşamının yalnızca on yılını ressam olarak geçirmiştir. Tek bir resim satamadan sürdürdüğü başarısız ve mutsuz hayatıyla, içini kemiren kuşkuları ve olağanüstü yaratıcı gücüyle, bitmeyen çalışma saplantısıyla kendisini izleyen bütün kuşakların ilgi odağında kalmayı sürdürmektedir.
Sanatçı olarak yaşamına damgasını vuran ikilem, kabul görme isteği ile herkese hizmet eden sosyalist bir sanat yaratma çabasıydı ve bu ikilem ancak ölümüyle çözümlenmiştir. Vazoda On Dört Günebakan gibi resimleri, bugün dünyanın her tarafındaki müzayedelerde en yüksek fiyatlara satılırken, her evde de renkli röprodüksiyonları bulunur.
Van Gogh monografisini okurken, ismini çok sık duydyğunuz bir ressamın bilinmeyen bir çok yönününü de ortaya çıkarmaktadır.