Yüzleşme

Yüzleşme

Barkod: 9786051400747
Üreticiler: Cumhuriyet Kitapları
Stok Sayısı: Stokta Yok
Basım Tarihi: 11-2019
Baskı Sayısı: 1. Basım
Sayfa Sayısı: 87 Sayfa
Ağırlık: 87,00 Gram
Boyut: 13,50 (en) x 21,00 (boy)
Cilt: Ciltsiz
Kağıt: 2. Hamur
Basım Yeri: İstanbul - Türkiye
Basım Dili: Türkçe

112,00 TL
95,20 TL

Prof. Dr. Erol Manisalı, bu kitabıyla birçok soruyu kendine soruyor ve kendince yanıtlar arıyor, okuyanda film şeridi yaratacak biçimde:

Ben bu kitapta neyi anlatmaya çalıştım ya da çalışıyorum?

Kendi üzerimden Türkiye’yi mi, yoksa Türkiye üzerinden kendimi mi? Kendi yaşamımı göz önüne aldığımda her ikisi de iç içe geçmiş durumda. Kendimi anlatırken Türkiye’nin 1940’lardan, 50’lerden bugüne gelişindeki olaylar dizisi, dönüşümler, Atatürk döneminden farkları, benzerlikleri… Atatürk Cumhuriyeti’nden ve devrimlerden Batıcılığa, İslamcılığa, az gelişmişlik kısır döngüsüne dönüşümler, inişler, çıkışlar…

Toplumsal örgütlenmeden kopuşlar, Köy Enstitülerinden, İmam-Hatip okullarına dönüşümde iç ve dış faktörlerin etkileşimleri…

Türkiye’yi anlatmakla başladığımda da lise çağlarımdan başlayarak onun bir parçası oluşum, olayların içinde yaşayışım…

Öğrencilik yıllarımda TMGT, asistanlık… Hocalık yıllarımda toplumsal ve toplumcu siyasetin, kültürün hatta sanatın bir parçası oluşum…

Hocalık, yazarlık beni her katmanın içine sürüklemiş. Yetiştirdiğim 30 bine yakın öğrencim ile Türkiye’nin ve dünyanın her yerini, birinci elden gözlemleme, görme, konuşma, tartışma olanağını elde etmişim.

Japonya’dan ABD’ye, Londra’dan Atina’ya, Mısır’dan İran’a ulaşabilişim, görerek, konuşarak, tartışarak, konferanslara katılarak, onları yazarak, yayın organlarında ve televizyonlarında boy göstererek etkileşim içinde oluşum. Dolayısıyla:

Hem kendimi anlatırken Türkiye’yi ve dünyayı anlatmışım.
Hem de, onları anlatırken aslında, beraberinde kendimi de anlatmak durumunda olmuşum.
Kendi bakış açımı kullanarak, hatta kimi zaman duygularımı bile işin içine katarak ikisini birleştirmişim.

Kimi Avrupalı arkadaşlarım bana şunu söylemişlerdir: “Erol, biz seninle konuşurken sadece Erol’la değil, kendimizi Türkiye ile de konuşur gibi hissediyoruz.”

Başlangıçta yadırgadığım bu ifadelerini sonraları düşündüğümde, haklı olduklarına inanmışımdır.