Antikçağda bir yaşam tarzı, yaşama dair bir seçim, hatta bir sağaltım yolu olarak görülen felsefe, günümüze bu özelliklerinden koparak geldi. Modern çağların filozofu orijinal olmaya çalıştıkça, felsefe bizden uzaklaşıp karmaşıklaştı; kişisel ve toplulukla ilgili yanlarını bir bir kaybetti. Modern felsefenin bulanık kavramlarının umutsuzluğa sürüklediği felsefecilerden biri de Pierre Hadot. Diyaloglardan oluşan Hadot’nun bu kitabı, her şeyden önce felsefeyi ve kavramlarını berraklaştırma, sadeleştirme girişimi olarak görülmelidir.
Bu kitap herkes için yazıldı. Bu kitabın, sadece ‘‘meslekten’’ felsefecilere değil, daha bilinçli, daha rasyonel, başkalarına ve dünyanın uçsuz bucaklığına daha açık olmak isteyen herkese sunacak bir şeyleri var. Yaşam İçin Felsefe, felsefenin antikçağdan günümüze dek geçirdiği değişimleri, katettiği yolları renkli anektodlarla, Goethe’den Rilke’ye pek çok edebiyatçının eserlerine göndermelerle betimliyor. Hadot her fırsatta ‘‘şu sıralar pek moda olmayan’’ Bergson’un cümlesini hatırlatıyor: ‘‘Felsefe bir sistem inşası değildir. Felsefe, kişinin kendisine ve çevresine naif biçimde bakma kararı almasıdır.’’