Eric J. Hobsbawm’ın, “beni geri dönüşü olmayan bir şekilde fethetti” diye nitelendirdiği Latin Amerika üzerine yazdığı makaleleri bir araya getiriyor Yaşasın Devrim. “Latin Amerika’nın 1960’lara devrim umudunu geri getirdiği” dönemden başlayarak, 40 yıl boyunca kıtada gerçekleşen alt üst oluşları titiz bir tarihçinin gözlerinden izliyoruz: Hobsbawm’ın hünerli elleriyle çizilen capcanlı bir tabloda; kıtanın hızla kentleşmesi, topraksız köylüler ve köylü hareketleri, çok sayıdaki askerî darbenin etkileri, bu darbelerin kimi zaman bir “devrim” niteliğine dönüşmesi, devrimler, başta Kolombiya olmak üzere şiddet eylemlerinin olağanlaşması, FARC gibi gerilla gruplarının ortaya çıkışı resmediliyor.
Yaşasın Devrim, Latin Amerika’da viva la revolucion şiarının nasıl yükseldiğini ve akıbetini dünyanın en önemli tarihçilerinden Hobsbawm’ın kaleminden okuma fırsatı sunuyor. “Latin Amerika’nın açığa çıkardıkları bölgesel değil geneldi. Bir tarihsel değişim laboratuvarıydı; ekseriya beklenenden farklıydı; benimsenmiş hakikatleri çürüten bir kıtaydı. Tarihsel dönüşümün son süratle cereyan ettiği bir bölgeydi. (...) Yine de Avrupa’da geçerli kavramların bu kıtayla neden bu denli bağdaşmaz olduğunu, Batı dünyasının kurumları ve hareketlerinin neden Latin Amerika’da şimdiye kadar birer fiyasko olduğunu merak etmekten kendini alamıyor insan. Buna verilecek yanıt belki de esas sorunun çözümünde de bize ipucu sunabilir.”
Eric J. Hobsbawm