Yollar ve Sınırlar Üzerine: Damon Galgut’tan Yabancı Bir Odada
Damon Galgut’un hüzünlü ve büyüleyici romanı “Yabancı Bir Odada”, Güney Afrikalı bir gezginin farklı kişilerle yaptığı ve hayatında derin izler bırakan üç seyahati anlatıyor: İlki bütün yaklaşma çabalarına rağmen yabancı ve uzak kalan yeni bir arkadaşla, ikincisi yolda tanışılan bir grup Avrupalı gezginle, sonuncusu da intihara eğilimli eski bir dostla yapılan üç unutulmaz yolculuk. Yunanistan’dan Afrika topraklarına, İsviçre’den Hindistan’a uzanan bu yol hikâyelerinin ortak noktası, her birinin merkezinde insanlar arasındaki mesafelerin ve bu mesafeleri aşma çabalarının bulunması: Sınırlar geçilip manzaralar değiştikçe, beraber yol alan kişiler de umulmadık biçimlerde birbirlerine yaklaşmaya, birbirleriyle çatışmaya başlıyor, başka insanlara dönüşüyorlar.
Daha önce “Sahtekâr” ve “İyi Doktor” adlı romanlarını yayımladığımız, Güney Afrika edebiyatının güçlü seslerinden Damon Galgut, anlatıcısının yıllar sonra hatırladığı bu üç seyahati anlatırken, hafızanın bulanıklığını ve güvenilmezliğini üçüncü tekil şahıs anlatıcıyla ben-anlatıcı arasında bir anda yaptığı geçişlerle vurguluyor.
Yabancı Bir Odada, köksüzlük, ev, yalnızlık, hafıza, tek başına ve başkalarıyla birlikte yürümek, durmadan yolda olmak üzerine, insanı farkına varmadan etkisi altına alan, sonra da uzun süre akıldan çıkmayan usta işi bir roman. Roman 2010 yılında Man Booker Ödülü’nün kısa listesine de kalmıştı.
“Bütün gerçek yolculukların başladığı bir an vardır. Bazen evden çıkarken, bazen de evden çok uzaktayken yaşanır.”