İnsanın tanıdığı ilk kalabalık, ailesi. Hemen sonrasında akraba ve komşularıdır. Okulda ve sokaktaki kalabalıklara karışır sonra. İş hayatı, sosyal ilişkiler ve diğer ortam ve mekanlarda başka insanlarla bazen
doğrudan iletişim kurarak bazen de onlardan biri olarak hayatını sürdürür. Yani bazen kalabalığa sayı olarak katılan bir bireydir bazen de bulunduğu topluluğa değer katan ya da o topluluktan değer alandır.
Yalnızlık insanın başına gelendir bazen, bazen de insanın tercihidir. Diğer bir ifadeyle yalnızlık tezahürlerinin bir kısmına gönüllüdür insan, bir kısmında ise kalabalıktan mahrum ya da yalnızlığa mahkumdur. Sebep ya da tercih her ne olursa olsun, yalnız doğan insanın kalabalığa karışmasıyla başlayan ömrünün sonuna kadar tecrübe ettikleridir yalnızlık tezahürleri bir bakıma. Bu çalışma, farklı şekilde tezahür eden kalabalık içinde insanın yalnızlıklarını konu edinmektedir.