Pek çok yaratıcı, yaratmamayı yeğlemiş, sanatçılığını ispat etme çabasına girmemiş, onu bazen du¨şu¨nsel du¨zeyde, bazen gu¨ndelik jestlerde, ama sadece kendi yaşamları ve çevreleri içinde yaşamışlardır: objeleşmemiş u¨retimler, yazılmamış fikirler, karşılaşmalar… Bu; dandy jestini, shandy ruhunu, situ¨asyonist sapmayı, Marcel Duchamp’ın sessizliğini, Jacques Vaché’nin sanatsız sanatını, Félicien Marboeuf’u¨n yazılmamış romanlarını, Harald Szeemann’ın Saplantılar Mu¨zesi’ni, Félix Féneon’un u¨ç satırlık haberlerini, Arthur Cravan’ın skandallarını, Edie Sedgwick’in hızlı yaşamını, Armand Robin’in ses koleksiyonunu, Roland Barthes’ın yarım kalmış sayfalarını, Rauschenberg’in silgisini, Yves Klein’ın boşluğunu, Kâtip Bartleby’nin “yapmamayı yeğleyen” edimsizliğini buluşturan estetiktir. Jean-Yves Jouannais bu estetiğin izdu¨şu¨mu¨ olan Yapıtsız Sanatçılar’da, ancak jestlerin ve boşlukların anlatıları ile mu¨mku¨n olacak bir ku¨lliyat fikrini temel alıyor. “Yazar, yapıtının her yerinde olmalıdır ama hiçbir yerinde göru¨nmemelidir,” der Flaubert. Bu kitapta bizi ilgilendiren ise bunun tam tersi: yazarın yaşamının her yerinde olan ama hiçbir yerinde göru¨nmeyen yapıt.